Sağlıklı bir çocuk yetiştirmek, her anne ve babanın en çok istediği şeydir. Bebek doğduktan sonra fiziksel rahatsızlığı olmayabilir fakat ilerleyen zamanlarda zihinsel veya gelişimsel problemler ortaya çıkabilir. Bu problemlerden biri de otizm spektrum bozukluğudur. Aileler, çocuklarındaki otizm belirtilerini genelde ilk 3 yaş içerisinde görür ve önerilere ailelerin ihtiyacı en çok bu dönemde olur. Ailelerin ilk karşılaştığı problemler, çocuklarının seslenince tepkisiz kalması, geç cevap vermesi ve sosyal olarak etkileşimde bulunmada güçlük çekmesi gibi belirtilerdir. Bu belirtiler akranlarıyla sık sık aynı ortamda gözlemlenmesi halinde daha çabuk fark edilebilir.
Eğer çocuk ilk 6 ayını doldurmuşsa ve sosyal olarak gülümsemiyorsa, ilk 9 ayından sonra ses ve yüz ifadeleri pek yoksa, 1 yaşını doldurduğunda belirli sesler çıkartmıyorsa ya da işaret etmeden yoksunsa (susadığında suyu işaret etmesi gibi), ilk 16 ayını doldurmasına rağmen hiçbir sözcüğü seslendirmemişse, 2 yaşını doldurduğu halde sözcükleri birleştiremiyorsa ya da çocuğun erişilmiş gelişiminde gerileme gözlemleniyorsa, çocuk üzerinde ileri inceleme yapılması gerekir.
100.000+ ailenin arasına katılın
Çocuklar için özel eğitim uygulaması.
Ücretsiz indirin
Otizmli çocukların en temel özellikleri pasif olmalarıdır, daha çok kendi hallerindedirler ve davranışlarında tepki bulunmaz. Pek çok otizmli çocuk, göz teması kurmaz, sallanma, el çırpma ya da belli bir sesi sürekli çıkartma gibi tekrar eden davranışları vardır. Otizmli çocuklar genelde olması gerekenden geç konuşmaya başlarlar ya da konuşma yetisini kazanamayabilirler. Konuşmaya başlasalar dahi, öğelerin kullanımında, sözcük tekrarlarında ve zamir kullanımlarında hatalar görülebilir.
Çocukta gözlemlenen otizm ağırlaşıyorsa, bu durum klinik tablolarda gözlemlenebilir. Bazı otizmli çocuklar, sosyal çevrelerine adapte olmada sorun yaşasalar da ileri zeka belirtileri gösterebilir ve akademik hayatları çok başarılı geçebilir. Bu bireyler erişkin olduklarında zihinsel becerileri sayesinde kendi başlarının çaresine de bakabilirler. Hatta bazı vakalarda gözlemlenen zeka ortalamanın çok üstünde olma durumu gözlemlenebilir ve bu zekasal işlevsellik ile bilim veya sanat üzerine çok büyük başarılar elde edebilirler. Buna karşın, bazı otizmli çocukların zekasal işlevselliği düşük olabilir, bu gibi vakalarda 6 yaşına kadar konuşma gelişimi gerçekleşmemişse, ruh sağlığı uzmanları tarafından zekada gerilik teşhisi konulma ihtimali vardır.
Otizme neyin sebep olduğu hala tam olarak bilinmemektedir, fakat merkezi sinir siteminden kaynaklanan işlevsel ve yapısal bozuklukların otizme yol açtığı uzmanlarca ileri sürülmekte. Anne ve babanın davranışlarının çocukta otizme yol açtığı, yoğun ama çok yanlış bir düşüncedir, Otizm doğuştan gelen nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Hastalık değildir.
Yukarıda belirtilen kriterlere uyan çocuklara, uzman bir ruh sağlığı doktoru tarafında kapsamlı bir zihinsel değerlendirme yapılması gerekir. Tam teşhis konulduktan sonra vakit kaybetmeden özel eğitim programlarına başlanmalıdır. Eğitim süreci her zaman klinik psikolog, psikiyatrist, özel eğitim öğretmeni iş birliğindeki yönlendirme doğrultusunda hareket etmelidir. Eğer çocukta, aşırı hareketlilik ya da problemli davranışlar gözlemleniyorsa bunun için ilaç tedavisine başvurulabilir.
Tanı koyulduktan sonra ailelere büyük görev düşmektedir. Çocuklarına otizm tanısı konulan anne ve babalar büyük üzüntü yaşayabilir, bu gibi durumlarda psikolojik destek almak hem faydalı hem de yönlendirici olmaktadır. Otizmli çocuğu olan anne ve babalar her zaman kendilerine iyi bakmalı ve çocuğun yanında pozitif olmalıdır, ailenin güçlü duruşu çocuğun zihinsel sağlığı için önemlidir. Eğer çocuğu olumlu etkiliyorsa, zararsız rutine binmiş davranışlara müsaade etmek ve bunlara uyumlu hareket etmek fayda sağlar. Çünkü bu davranışlar otizmli çocukların etrafındaki değişkenlerle başa çıkmasını ve rahatlamasını sağlayan tekrarlayan davranışlar arasında olabilir.
Çocuk ile ilgili her sorun için edinilmesi gereken bilgi uzman kişilerden ve güvenilir kaynaklardan alınmalıdır, aksi takdirde durumu daha kötüye taşıyacak sonuçlar doğabilir.
Otizmli çocuğu olan diğer ailelerin bulunduğu destek grupları ile irtibat halinde olmak her zaman fayda sağlayabilir. Aileler, hem bu süreçte yalnız hissetmemiş olurlar, hem de çocuğu yaşça büyük ailelerle iletişime geçerek tecrübelerden de faydalanabilirler. Çocuğun eğitim sürecinin iyi bir takip altına alınması gerekmektedir, aileler sürekli bu sürece dâhil olmalı ve çocuğun zihinsel gelişiminin önünü açmalıdır.
Anne ve babalar çocuklarının zihinsel gelişim sınırının farkına varmalı ve buna göre tutum sergilemelidir. Otizm tam olarak tedavi edilmese de anne ve babalar unutmamalıdır ki pek çok otizmli birey doğru eğitim ve erken tedavi yolları ile sorunsuz ve sağlıklı bir hayat geçirebilir. Bununla birlikte hayatında belli başarılara imza atabilir.