Otizmden Ne Zaman Şüphe Edilmeli?
Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi sevindirici bir şekilde otizm konusunda farkındalık kampanyaları yürütülmeye başlanmıştır ve birçok aile bu kampanyalar sayesinde bilgilendirilmiştir. Otizm genel olarak yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan gelişimsel bir bozukluktur. Otizme sahip olan bireyler sosyal etkileşimde sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bunların içerisine sözel ve sözel olmayan tüm iletişim çeşitleri girmektedir. Tekrarlayan davranışlar ve ilgi alanlarının kısıtlı olması da otizmli bireylerde gözlenen davranışlardandır.
Otizm Genetik Bir Bozulmadan Kaynaklandığı İçin Yaşam Boyu Devam Etmektedir
Teknolojinin gelişmesi sayesinde otizm tanısı çocuklar on sekiz aylıkken konulabilmektedir. Ancak kesin tanının konulması için üç yaş en idealidir. Tabii burada ebeveynlerin çocuklarını gözlemlemeleri çok önemlidir. Bir bireyle alakalı otizm şüphesi duymak için için bazı belirtilerin mutlaka gözlenmiş olması gerekmektedir.
Bir bireyin otizmli olduğunu belirlemek o bireyin “hasta” olduğunu kesinlikle göstermez. Bazı özel durumlara sahip olarak dünyaya gelen insanların onlara özel şekilde davranılması gerektiği için otizmli bireylerin tespiti önem taşımaktadır. Otizm tanısının koyulmasındaki amaç otizme sahip kişinin yaşam kalitesini arttıracak şekilde bir ortam sağlamaktır.
Sosyal Etkileşim Bozukluğunda En Az İki Semptom Gözlenmesi
Otizm sahibi olabileceği tahmin edilen çocuğun öncelikle büyüme aşamasında sosyal etkileşim halindeki davranışları gözlemlenmelidir. Otizm şüphesi duymak için sosyal etkileşim konularında en az iki farklı bozukluk tespit edilmelidir. Bunlara örnek verecek olursak en çok dikkat çekenler; göz temasından kaçınmak olmaktadır. Çocuğun yüz ifadesi, duruşu ve mimikleri de ebeveynlere fikir verecektir.
Büyüme aşamasında olan çocuk yaşıtlarına göre daha geriden geliyorsa ve yaşıtları ile ilişkilerinde bozukluklar var ise bu da bir bozukluk olarak kabul edilebilir.
Yapmaktan zevk aldığı şeyleri başkaları ile paylaşmak otizmli çocukların istekli oldukları bir durum değildir.
Sosyal bir konuda aktif olamamak, duygusal etkileşimde zayıf kalmak ya da cevap verememe durumları da sosyal etkileşim hareketlerinde bozukluk olarak belirlenebilecek semptomlar arasında yer almaktadır.
Otizm Şüphesi İçin En Az Bir Tane İletişim Bozukluğu Semptomu
Dil gelişimi olmaması oldukça önemli bir belirtidir. Bunun yanında dili çözülmüş ancak konuşulan dilde gelişmesi uzun sürüyorsa bu da bir belirti olarak kabul edilebilir. Eğer çocuk dile getiremediğini hareketleriyle de tamamlamak için uğraşmıyorsa otizm belirtisi olarak bu durum kabul edilebilir.
Dilini geliştirmiş diğer çocuklar ile bir diyalog başlatma konusunda sıkıntı çekilebilir. Başlayan iletişimi devam ettirme konusunda çocuk sıkıntı yaşıyorsa bu durum da değerlendirilmelidir.
Otizmli çocukların konuşmaları kendini tekrarlayabilir. Bazen kendi dillerini oluşturarak çok öznel bir şekilde konuşabilirler. Kalıplaşmış bir dil kullanarak iletişim sağlarlar.
Hayali Veya Sembolik Oyun Oynama Konusunda En Az Bir Tane Belirti Olması
Çocukların gelişim seviyelerine göre çok farklı oyunlar oynamaları mümkündür. Genelde büyüklerinden gördüklerini kullanarak hayal güçlerinden aldıkları yardımlar ile sosyal oyunlar oynarlar. Otizmli çocuklar bu hayali oyunları oynamakta yetersiz kalırlar.
Bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlamaları ve belli aktivitelerin dışına çıkmak istememeleri de bir belirti olarak kabul edilebilir. İlgi alanları oldukça küçük bir çevre ile kısıtlanmıştır. Saatlerce aynı hareketi tekrarlayabilirler ve bu sırada başka bir şeye onların odağını çekmek zor olur. Normal bir bireyin odağını kolayca değiştirebilirken otizm sahibi çocuklar ilgilendikleri kısıtlı aktiviteye çok yoğun bir şekilde odaklanırlar.
Hiçbir amacı olmasa da bazı hareketleri yapmaya sürekli devam ederler. Bu hareketlerin yapılması engellendiğinde huzursuz olabilir ve tepki gösterebilirler.
Yukarıda bahsedilenleri çocuğunuzda gözlemliyorsanız otizm şüphesi ile bir uzmandan yardım almanızda fayda vardır. Otizmli bireylerin beyinleri çok daha farklı çalışır, tek yapmamız gereken bu özel beyinlere nasıl davranacağımızı öğrenerek onlar için de dünyayı yaşanabilir kılmaktır.
Kaynakça:
- medikalakademi.com.tr: